21 Ekim 2022 Cuma

ATATÜRK'ÜN YENİ TÜRKİYESİ- İLK 10 YIL / STEPHAN RONART Gazeteci, yazar


ATATÜRK'ÜN YENİ TÜRKİYESİ-
İLK 10 YIL / STEPHAN RONART
Gazeteci, yazar

"Yeni Türkiye'nin Ankara'sı eski bataklıklar üstüne sapasağlam demirli betonla perçinlenmişti.

Fabrikalar, makineler artık Anadolu'da yerleşmişler ve yerlileşmişlerdi.

Makineler, artık bu topraklara karış karış sinmişler, buralarda tutunmuşlar, barınmışlar, üremişlerdi.

Kayseri'de, Ereğli'de, Nazilli'de dokuyorlar, örüyorlardı.

İzmit'te Selüloz ve kağıt yoğuruyorlar,

Eskişehir'de, Turhal'da ve Uşak'ta şeker yapıyorlardı.

Zonguldak'da kok kömürü, Gemlik'te yapay ipek çıkarıyorlar, Keçiborlu'da maden dövüyorlardı.

Isparta'da gülyağını imbikten geçiriyorlardı.

Makineler artık, Anadolu'nun yarısından fazlasını hareketlendiriyorlar, besliyorlar, giydirip kuşatıyorlardı.

Anadolu'nun köyü ve köylüsü için yollar yapılıyor, raylar döşeniyor, kablolar çekiliyor, kentler kuruluyordu.

Kız, erkek bütün bir gençlik okutuluyordu.

Makineler artık Anadolu'yu boydan boya sarmış, kaplamıştı.

Makineler artık Anadolu'yu ele geçirmiş, benimsemişti.

Topu topu 10 yıl içinde.....

Bu 10 yıl içinde Anadolu'da çok daha fazla şeyler olmuştu aslında.

Bir ulus sadece kendi pazusunun,(bilek gücünün) zoru ile bütün bir dünyaya göğüs germiş ;askerlik, siyaset ve iktisat bakımından direnip ayağa kalkmış, kendisini dimdik ayak üstü tutabilmişti.

Bir ulus, bütün bir toplumu, okulu ve hukuku yüzyıllarca köklerine işlemiş yobaz, softa bağnazlığından koparmış ayıklamıştı.

Bu yeni Atatürk Türkiye'sinde bir ulus; dilini, şiirini, sanatını, musıkisini ve özetle bütün kültürünü, yabancı öğelerin tırnaklarından söke söke kurtarmıştı.

Benliğinin, oluşunun tarihini -kendisini, sadece kendisini düşünen- bir hanedanın benlik hırsından sıyırmıştı.

Bu tarihi, modern bilgiye uygun bir metodla işleyerek, koca bir ırkın öz varlığı ve yaşatıcı değerleri durumuna çıkarmaya koyulmuştu.

Anadolu'da bu 10 yıl içinde Türklük, yeni baştan inancını, güvenini, hedefini ve yolunu bulmuştu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ulusunu Başkumandan sıfatıyla yengiye ve özgürlüğe ulaştırarak kurtuluş yoluna çıkarmıştı.

O, ulusuna kendi kendine inanmayı, kendi kendine dayanmayı belletmişti.

Maalesef Atatürk öldükten sonra bu irade ve bu inançtan uzaklaşıldı."

Çektiklerimiz ve çekeceklerimiz bundandır.

Kaynak: STEPHAN RONART

Gazeteci, yazar, bilimadamı.

- Bugünkü Türkiye- kitabından

Not: Yazar bu kitabı 1936 yılında yayınlamıştır.

Buradaki tüm görüşlerini o dönemde uzun yıllar Türkiyede yaşayarak, gelişmeleri bizzat görmüş, incelemiş, gezmiş ve Türkiyeyi çok sevmiş olmakla bu kitabı yazmıştır.

KENAN ÖZEK

* * * * * * * * * *
PAYLAŞIM: Kenan Özek / “KÖY ENSTİTÜLÜLERİN ÇOCUKLARI” Facebook Gurubu
* * * * * * * * * *

17 Ekim 2022 Pazartesi

AYDINLANMA BİLGESİ İLHAN SELÇUK BAKIN NELER DİYOR


AYDINLANMA BİLGESİ İLHAN SELÇUK BAKIN NELER DİYOR....

İlhan Selçuk'un harika bir yazısı. Defalarca okumakta fayda var.....

ŞAŞIP KALIYORUM …

Arap İngiliz'le birleşmiş Türk'ü arkadan vurmuş;

Ermeni Rus'la birleşmiş,

Doğu Anadolu'yu kana bulamış;

Rum Yunan'la, Yunan İngiliz'le birleşmiş,

Batı Anadolu'yu ele geçirmiş.

Ülkenin mahvolmadık, yıkılmadık, yanmadık, kan dökülmedik, kül olmadık hiçbir yeri kalmamış,

Elde avuçta İstanbul ile İzmir bile yok!..

Anadolu'nun altı yedi milyon nüfuslu en yoksul bölümüyle, yüzde doksan beşi okuma yazma bilmez,

yorgun, yoksul, bitkin, ezik bir halk..

Nasıl kurtulmuşuz?..

Şaşıp kalıyorum...

Yunan'ı nasıl denize döküp hizaya getirmişiz,

İngiliz'i İstanbul'dan nasıl çıkarmışız,

dünyanın süper güçleriyle masaya nasıl eşit oturmuşuz?

Yıl 1923

Anadolu'da 10-11 milyon savaş artığı yaşıyor; aç biilaç, parasız;

Yüzde 95'i elifi görse mertek sanacak kadar alfabesiz... 

Ne yapacaksın?...

Demokrasi yap!.. 

Nasıl yapacaksın?..

2000'li yıllarda Nurcu tarikatının ardına Bu kadar adam takılmışken,

1923'ün yanmış yıkılmış Anadolu'sunda nasıl demokrasi yapacaksın?..

Kalan ne? 

Yıl 1923

Komşunun komşuyu boğazladığı iç savaşlardan, Anadolu'yu mezbahaya döndüren dış savaşlardan yeni çıkmışsın.

Fabrikan yok,

İşçin yok,

İş adamın yok,

Mühendisin yok,

Doktorun yok,

Uzmanın yok,

Tüccarın yok,

Suyun yok,

Barajın yok,

Elektriğin yok,

Kadınların çarşafta çuvala giriyor,

Erkeğin dört karı alıyor,

Yurttaşlik yasası yok,

Üniversiten yok,

Banka yok,

Burjuva yok,

Proletarya yok,

İhracatçı yok,

İthalatçı yok,

Sermayen yok.

Kalkın bakalım...

Nasıl kalkınacaksın?...

Sermayesiz ekonomik kalkınmanın yumurtasız omletten ne farkı var?

Mustafa Kemal kuşağı ne yapmış?...

Yöneticiler devletçiliğe neden ve nasıl sarılmış?..

Türkler bankacılığı nasıl öğrenmiş?..

Merkez Bankası 1930'a değin neden açılamamış?..

Özel sektör nasıl oluşturulmuş?..

Yeni devlet nasıl kurulmuş?..

Çağdaş öğretime nasıl geçilmiş?

1920'de 10-11 milyon nüfusun yüzde 95'i Alfabesizken savaş artığı bir toplumla,

Okuma yazma seferberliği nasıl açılmış?

Kitaplıklarda kitap yokken,

Ulusal kütüphane nasıl kurulmuş?..

Okullarda tarih kitabı bile yokken tarih nasıl yazılmış?..

Yok olmanın kuyusundan çıkıp var olmanın doruğuna nasıl tırmanılmış?..

Yunanlı ile dostluk nasıl kurulmuş?..

Avrupa'da saygınlık nasıl kazanılmış?..

Şaşıp kalıyorum...

2000'li yılları geçtiğimiz,

Yetmiş milyonluk Türkiye'nin haline bakıyorum...

Hiçbir şeyimiz yokken neler yapmışız?..

Herşeyimiz varken neler yapamıyoruz?..

Bir de bu ortamda,

Mustafa Kemal'e saldıranlara bakıyorum...

Daha çok şaşıp kalıyorum...

İlhan Selçuk

* * * * * * * *

PAYLAŞIM: İlhan Akan / KÖY ENSTİTÜLÜLERİN ÇOCUKLARI

KAYNAK: Kemal Şendikici / ANADOLU MEDENİYETLERİ VE TÜRKİYE TARİHİ

* * * * * * * * 


16 Ekim 2022 Pazar

Büyük Atatürk'ün hiç bilinmeyen bir anısı / Tamer Timur

 

Büyük Atatürk'ün hiç bilinmeyen bir anısı / Tamer Timur

1935 yılında Uluslararası Kadın Kongresi'ne ilk kez devlet düzeyinde evsahipliği yapıldı.

Bu büyük onur Türkiye'nin oldu.

Kongrenin nerede yapılacağı tartışılırken Kurun gazetesi yazarı Asım Us, Yıldız Sarayı'nı önerdi.

Türk milleti kadın, erkek cephede çarpışırken şer'iye vekaleti bu sarayda kadınların nasıl kapanması gerektiğini tartışıyordu.

İşte bu sebepten Yıldız Sarayı kongre yeri olarak seçildi.

Türk kadını, Padişaha, O'nun emriyle toplanan bu komisyona, hareme ve kadın düşmanlığına karşı görkemli bir zafer kazanıyordu.

Asım Bey'e tebrikler yağdı.

Oysa Asım Us adıyla Kurun gazetesinde yazan kişinin Atatürk olduğunu ve sık sık yazdığını çok az kişi biliyordu.

Dünyanın her yerinden gelen 360 katılımcıyla 18 Nisan günü saat 10.00'da kongre açıldı.

Avustralya delegesi Madam Rischbieth aylar süren bir yolculuğun ardından gelebildi.

"Türk kadınına ve o büyük adama duyduğum saygının yanında yolculuğun lafı edilmez!" dedi.

Dünyanın gözü İstanbul'a döndü.

Roosevelt övgü dolu bir telgraf yolladı.

Bayan Eleanor Roosevelt de teamüllere aykırı olarak ve tüm engellemelere rağmen başka bir telgraf daha yolladı. First Lady ünvanı ilkin işte o zaman ortaya çıktı.

Kongre açıldı.

Komisyonlar, toplantılar, söylevler, bildiriler öyle coşkulu, öyle etkileyiciydi ki 21 Nisan günü tertip edilen boğaz gezisinde; "Bu bir kongre değil, bu bir isyandır!" sloganları atıldı.

Atina’da çıkan Akropolis gazetesi manşetinde diyordu ki:

"On beş sene evvel kime söylesen bütün kalbi ile gülmekten katılırdı. Türk kadını, harem hayatının o

mahpus, o esrarengiz hanımı, bugün tüm dünyanın feministlik tacını elinde tutuyor!"

Kongre sonunda delegeleri Atatürk kabul etti.

İlk kez O'nunla tanıştılar.

Davet sona erdiğinde Dünya Kadınlar Birliği Başkanı Madam Ashby, "Meğerse kongrenin en önemli hadisesi O'nu tanımakmış!" dedi.

Kongrenin açılış konuşmasını Türk Kadınlar Birliği Başkanı Latife Bekir Hanım yaptı.

Konuşmasında şöyle dedi:

"Bu kadar fırtınalar arasında kızkardeşlerinin dileklerini seçen bu adam, bizim için yalnız bir vatan kurtarıcısı değil, aynı zamanda Türk kadınının da kurtarıcısıdır!".

* * * * * * * * *

KAYNAK: Tamer Timur / “KÖY ENSTİTÜLÜLERİN ÇOCUKLARI” Facebook Gurubu

15 Ekim 2022 Cumartesi

Oğuz Türkmen Boyları / Sinan Turhan

 

Oğuz Türkmen Boyları / Sinan Turhan

Yazı biraz uzun, ama okuduktan sonra “Neden bize tarih derslerinde Osmanlı ve Selçuklu öncesini adam gibi öğretmiyorlar?” diyeceksiniz...

Bu arada Atatürk’e olan sevginiz, saygınız da ikiye katlanacak...

(Alıntıdır)


"Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda çıkan kemiklerin DNA analizleri şaşırtıcı gerçekleri ortaya koyuyor.

Herodot tarihi der ki;

M.Ö.625 yılında Zile yakınlarında Pers ordusu bir hile ile Saka/iskit ordusunu(Alper Tunga'yı) yenene kadar tüm Anadolu"ya Saka'lar hakimdi.

Saka'lar MÖ. 5. Yy.da Altından elbise yaparken, o tarihte ne Rus vardı, ne Alman ne de Fransız vardı.

Biraz daha geriye gidelim...

Sümerlere( yani orta asyali Kengerler)

Turukku'ya, "Türk" Turku krallığına gidelim...

Çünkü Anadolu medeniyetini kuranların eski Yunan Medeniyeti olduğu tezi bize yıllardır yutturulmustu ya.... biraz öfkeliyiz bu tarihi yalanlara karşı!

Iste, şimdilerde dünya çapında Arkeoloji Profösörleri topraktan çıkardıkları kemiklerin Dna'larıyla o yöredeki köylülerin DNA'larını karşılaşınca şok geciriyorlar.. çünkü Dna'ları yüzde 97 uyumlu.

Örneğin; antik Burdur -İsparta tarihi Aglasun kazılarından...

Burdur ve Isparta'da ki SAGALASSOS uygarlığı da Ön-Türk uygarlığı çıktı.

Belçika LEUVEN Katolik üniversitesi'nden Prof.Dr. Matc WAELKENS, Ağlasun kasabasında yaptığı kazılar esnasında ortaya çıkan kemiklerin DNA’sını köylülerle karsılaştırınca şok oldu.

Toprak altından çıkan 6-8 bin yıl öncesinin kemikleriyle çalıştırdığı işçi-köylülerin dna'sı yüzde 97 aynı çıktı) yani onlar da Ön-Türklerin bir kolu olan SAGALASSOS çıktı.

Frigya'si da boyle Yazilitaşı da böyle,

Urartu'su da böyle Hitit' i de boyle...

Eskiden Batılı Arkeolog"lar buluntuları çalıp çırpıp ülkelerine kaçırıp, Anadolu tarihini uyduruk Helen diye bize kakalasalar da bizimkiler de aksini ispat etmeyi başarıyor hele şükür...

buna bir örnek de Assos;

Assos"u kuranlar da Ön-Türklerin bir kolu Lelegler ve Pelasglar çıktı....

Ey Atatürk sen ne büyuk adam çıkıyorsun her geçen gün böyle...

Teee Alacahöyük kazılarını yaptırdığında bunları söylemiştin, sana inanmayanlar utansın!

Kemalist tarih tezi diye küçümseyip kenara atılan "Türk Tarih Tezinin Ana Hatları" kitabını okullardan kaldırtanlar utansın!...

Anadolu uygarlığını eski Yunan'ın kurduğu tezi bize yutturuldu demiştik!

Oysa Helenlerin bile 3/4'ü Ön-Türk çıktı.

Ön-Türk Pelasglar ile Kuzey Batı Avrupa topluluğu olan Dorların karışımından oluşmuş Helenler.

Daha sonra da bu karışıma diğer Ön-Türk halkları Traklar ve Mekadonlar eklenmişti.

Sırada ne var?

Tabi ki Göbeklitepe Ön-Türk uygarlığıyla, Turukku krallığı ve yine Urumiye deki Urmu teorisini de ögreteceğiz halkımıza...

S.N Kramer ile Prof. Osman Turan hoca,

Sümerce'deki 950 kelimenin kokeni Türkçedir dedi veeee batıda ki diyaspora tarihcileri sus pus oldular....

Ahh bu kelimeler Türkçe degilde, örnegin; Yunanca yada Ermenice çıksaydıııı....

o zaman dünyayı ayağa kaldırırlardı...

Anladınız sebebini de değil mi?...

Sonuç: Bugün Hun/Macarlardan,

Almanlara, İtalyanlardan(Etruksler=Ön-Türklerin bir kolu), İspanyol'a, hatta İngiliz ve İskoclara kadar neredeyse tüm batı tarihini Sakalara /Iskitlere bağlama telaşında....

Hemen hepsi köklerini Azerbaycan'in Gobulistanına, Albania'sina, Gabanasına ve daha kuzeyine bağlamaya basladı...

çünkü biraz geri gidince tarihleri kökleri olmadığını öğrendiler.

Antik Yunan tanrılarının bile Mısırdan çalıntı olduğunu öğrendiler.(bunu ilk kez Herodot da demişti ama her ne hikmetse unutmuslardı...)

Batı artık "Kara Atena" yı yazdı...

tarihi ile yüzlesip köklerini Türklere bağlıyor....

Bu aslında iyi bir şeydir,

ticari açıdan da tarihi bir firsat olabilir. İs bilenin demiş atalarımiz...

Artık Turklüğümüzle Atatürk gibi gurur duyabileceğiz, tabi Atalar kültüne inanan bizim gibi köklü hissiyati olanlar duyacak... "

Semra Göktürk (Alıntıdır)

* * * * * * * *

KAYNAK: Sinan Turhan / Oğuz Türkmen Boyları

PAYLAŞIM: Yakut Anka / KÖY ENSTİTÜLÜLERİN ÇOCUKLARI

* * * * * * * *