18 Mart 2009 Çarşamba

HALİKARNAS BALIKÇISI - Cevat Şakir Kabaağaçlı

HALİKARNAS BALIKÇISI

Cevat Şakir Kabaağaçlı ( İstanbul 1886 – İzmir 1973 )

Robert Kolej’den sonra İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde yeni çağlar tarihi okudu( 1904-1908 ).

İstanbul’a dönünce geçimini kalemiyle kazanmaya koyuldu, meşrutiyet ve mütareke dönemlerinde Diken, İnci vb. karikatür ve magazin dergilerinde bir yandan karikatür ve süsleme resimleri yaptı, bir yandan da yazılar yazdı; cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Resimli gazete, Resimli ay vb. dergilerinde de resimler yaptı, hikayeler yazmaya başladı. Resimli hafta dergisinde çıkan ve Birinci Dünya savaşı sırasında bazı asker kaçaklarının yargılamasız kurşuna dizilmelerini anlatan bir yazısı yanlış yorumlanarak İstiklal mahkemesi tarafından üç yıl Bodrum’da “kalebentliğe” mahkum edildi(1924); bir buçuk yıl sonra cezası affa uğrayınca da Bodrum’dan ayrılmadı. Burada kendisini deniz ve doğaya adadı. Pek çok bitki ve narenciyeyi ilk defa Türkiye’ye getirdi, yetiştirdi. Belediyenin bahçıvanlığını üstlendi.

Düşünce, davranış ve eserleri ile “ çevre ve tarih bilincine dayanan yaşamın” yurdumuzdaki gerçek öncüsü oldu. Bodrum’un Eski Yunan çağındaki “Halikarnassos” adını benimseyerek 1926’dan sonra yazılarında “Halikarnas Balıkçısı” takma adını kullanmaya başladı.

Daha sonra, çocuklarının öğrenimi için İzmir’e yerleşti(1947), İzmirde gazetecilik ve turist rehberliği yaptı. Kültürparkın bitkilendirilmesine katkıda bulundu. Kültür Bakanlığı’nca “ Devlet kültür armağanı” verildi(1971). Kemik kanserinden öldü, çok sevdiği Bodrum’a gömüldü.

Hikaye, roman, anı, mitologya, inceleme ve çeviri alanlarında yapıtlar verdi. Hikaye ve romanlarının hemen hepsinde deniz ve deniz insanlarını ele aldı. Olaylar hep Ege Denizi’yle Akdeniz kıyı ve açıklarında geçer. Hikaye ve roman kişileri, ekmeklerini denizden çıkaran gemiciler, balıkçılar, dalgıçlar, sünger avcıları vb. dir. Olayları ve kişileri tam bir romantik çoşku içinde anlatır. Denizi ve deniz çevresindeki güzellikleri anlatırken şairane şöyleyişe düşkünlük gösterir. Romanları, gerek anlatım özellikleri , gerek kahramanların tek bir tutku ile sınırlı oluşları ve alınyazılarıyla savaşmaları bakımlarından bir çeşit destan niteliği göstermektedir.

Hikayeleri yedi kitapta toplandı; Ege kıyılarından(1939), Merheba Akdeniz(1947), Ege’nin dibi (1952), Yaşasın deniz (1957), Ege’den (1972), Gençlik denizlerinde (1973).

Dört roman yazdı: Aganta burina burinata (1946), Ötelerin çocuğu (1956), Uluç Reis (1962), Deniz gurbetçileri (1969).

En ünlü ve en güzel yapıtı, Bodrum sürgünlüğünü anlatan Mavi sürgün (1961) adlı anı kitabıdır.

Yunan uygarlığının Anadolu kökenli olduğunu ileriye süren Halikarnas balıkçısı , bu görüşünü kanıtlamak için Anadolu efsaneleri (1954), Anadolu tanrıları (1955), Anadolu’nun sesi(1971), Hey koca yurt(1972) adlı yapıtları yazdı. Bunlar dışında, çeşitli dillerden yüz kadar da kitap çevirdi.

Yaşama, sevdiklerine, doğaya hep “ MERHABA “ dedi.

Kaynak: (İzmir Kültürkparkta anısına düzenlenen sembolik gömütündeki büst plakası).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder