23 Aralık 2008 Salı

Oynanan Üçüncü perdemi? - Erol Manisalı

Oynanan Üçüncü Perde mi? (EROL MANİSALI – 01.08.2008 – Cumhuriyet )

—1990 sonrası Batı'nın yeni Türkiye politikası fii­len başlatıldı. '1991 'deki Çekiç Güç faciasını, Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis suikastları izliyor. Muavenet Zırhlısı resmen vuruluyor. Ve 6 Mart 1995 Gümrük Birliği kancasıyla Türkiye'nin as­kersiz işgalinde "kurumsal" bir adım atılıyor.

Bu birinci halkadaki amaç Türkiye'nin ulusal refleks gösteren kesimlerinin ve Atatürkçü ordunun yavaş yavaş tasfiyesine girişilmesi.

— İkinci halka 1997 28 Şubat süreciyle başlatı­lıyor. Türkiye Cumhuriyeti yerine ılımlı İslam dev­letinin altyapısının hazırlanması, ABD servislerin­ce planlanıyor, belgeleri ortada. (*)

Kimi askerler kullanılarak, "Anti amerikan siya­sal İslam ezdiriliyor' ve yerine Amerikancı olanı ya­vaş yavaş hazırlanıyor.

Bu ikinci halkanın uygulamasında siyasi, iktisadi, sosyal ve askeri öğeler bütünleştirilerek işletiliyor. Batı'nın hedefi şu; Türkiye'de ABD, İngiltere ve İsrail’in Ortadoğu planlarına "mutlak uyum sağla­yacak ve emir-komuta zinciri içinde çalışacak" bir yönetim ve altyapı oluşturmak.

Artık sadece "yönetime, istenilen, adamları yer­leştirmek yeterli, olmuyor; buna uygun ''sosyo­ekonomik ve siyasal yapıyı da" oluşturmak zo­runluluğu var. Sistemin devamı buna bağlı.

— 2002 sonrasında başlatılan "üçüncü dalga"ya da Amerikanca deyimi olan "kampanya" ile "bütün altyapı ve değerler sisteminin tersyüz edildiği bir dü­zen hedefleniyor'. Bu, sivil bir darbe sürecidir.

Yoldaki engellerin temizlenmesi gerekiyor. Cum­huriyetin değerleri, Lozan'ın kazanımları, ulus dev­let kimliği, üniter yapı ve demokratik tepki potan­siyelinin ortadan kaldırılması, istenen bu.

Dinci-Cumhuriyetçi, Türk-Kürt, ulusalcı-küresel­ci, türbancı-Laik çatıştırmaları bir senaryo yazar gi­bi hazırlanıp uygulanıyor.

Ilımlı İslam, sihirli formül...

Ilımlı İslam şemsiyesi altında Cumhuriyetin, TSK'nin, çağdaş ve demokratik değerlerin yavaş yavaş tasfiye edilmesi, Batı'nın planlayarak uy­gulattığı sihirli bir formül gibi:

Kanıtları, bizzat Rand Corporation'ın belgesiy­le ortaya çıkmış durumda, kimse inkâr edemiyor. ABD ve AB soğuk savaş sonrasında uygulama­ya koydukları politikanın, "üçüncü perdesini" oynatıyorlar.

Sahnedeki "Amerikancı islamı" salonda alkış­layanlar kimler? Liberaller; onlar doğuştan Amerikancı ve kapitalist. "Küreselci sol" çevreler de Amerikancı siyasal islamın destekçileri arasındalar.

Sosyal bir hukuk devletine karşı çıkan sağcısı, muhafazakârı, mafyası da "gün bu gündür" diyerek alkış tutuyorlar.

Büyük çelişki hangisi?

İşin en ilginç yanı katılımcı demokrasiye, sos­yal hukuk devletine, çağdaş değerlere karşı olan odaklarırı, "demokrasi ve özgürlük için" diyerek işbirlikçi siyasal islama destek vermeleri. Bunu göz göre göre, bile bile yaptıklarına göre bu çelişkinin arkasında ne var?

— Batılı sömürgecilerin bu furyasında,"banada bir şeyler düşer" beklentisi mi?

— Sömürgeciler adına, "oligarşinin içinde yer tutma telaşı mı?

— Yoksa bugünü kurtarayım, yarın "gün ola har­man ola" fırsatçılığı mı?

Bu üç öğe hem ayrı ayrı hem iç içe değerlen­dirilebilecek niteliktedirler. Ancak "işbirlikçilik, fırsatçılık ve demokrasi karşıtlığı" omurgalarında yer alan ortak öğelerdir.

2008'de ne mi yaşıyoruz?

Yaşadığımız' "karmaşa", üçüncü "kampanyanın" altyapısını hazırlamak için estirilen kargaşadır. Ağır­lıklı olarak, dış kaynaklı bir operasyondur.

1991 'de Çekiç Güç'le başlatılan sürecin son hal­kası olarak planlanmış. Graham Fuller kitabını bi­le yazmış.

Prof. Fritz Neumark'ın, önsözünü yazdığım ve 2006'da yeniden yayımlanan "Boğaziçi'ne Sığınanlar' kitabında, Türkiye'nin içinde yaşadığı "karmaşa ve karartmayı" anımsatan ilginç şeyler var.(**) 1930'lann faşist Almanyasında insanlar en yakın dostlarından çekinir, korkar hale gelmişler. Telefon etmekten bile kaçınıyorlar.

Fritz Neumark Hitler rejimine karşı, kaçıp Tür­kiye'ye geliyor. Kimi eski arkadaşları, Hitler'den korkularından onunla ilişkiyi kesiyorlar, mektup bi­le yazmıyorlar.

Toplumda baskıyla korku, şüphe ve düşman­lık yaratmak, faşizmin kullandığı en önemli silahlardan biridir. Hele bu yöntem bizde olduğu gibi emperyalist dış güçler tarafından körüklenip des­tekleniyorsa.

……………………………………………………………………………………………

(*) Erol Manisalı, "AKP, Ordu ve Amerika Üçge­nindeki Türkiye", Truva, 2008

(**) Prof. Dr. Fritz Neumark, "Boğaziçi'ne Sığı­nanlar", İÜ iktisat Fakültesi, 2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder